Diş eksiklikleri, çene eklemine iki taraflı olarak dengesiz kuvvet iletildiğinden, daha ileri dönemlerde eklem problemlerine yol açabilmekte ve fonksiyona girmeyen çene kemiğinin devamlı bir şekilde erimesine neden olmaktadır. Bu durumu gidermeye yönelik olarak çeşitli
tedavi seçenekleri mevcuttur.
Bu seçenekler; sabit, hareketli ve implant destekli protezler olarak üçe ayrılır.
“İmplant”lar çene kemiğine, lokal anestezi altında, steril koşullarda yerleştirilen ve diş köklerini taklit eden, “saf titanyum”dan üretilerek yüzey özellikleri geliştirilen(asitle pürüzlendirme -kumlama gibi yöntemlerle) metal vidalardır. Normal koşullarda vücuda yerleştirilen yabancı maddeler, vücudun bağışıklık sistemi tarafından kabul edilmemekte ve yerleştirilen maddenin etrafında “yabancı cisim reaksiyonu” oluşmaktadır. Titanyum, vücutta yabancı cisim olarak algılanmadığından etrafında “yabancı cisim reaksiyonu” oluşmamaktadır.
İmplantlar tek ya da iki aşamalı olarak yerleştirilmekte ve kemiğe yerleştirildikten 1,5 – 3 ay sonra etrafında yeni kemik dokusu oluşmakta ve çene kemiği ile kaynaşmaktadır. Daha sonrada önceden planlandığı şekilde üst yapısı yapılmaktadır. Bazı durumlarda, dental implant cerrahisi için var olan kemik miktarının yetersiz olması durumunda; işlem öncesinde ve işlem sırasında çene kemiğini desteklemek üzere bazı materyallerin kullanılması (kemik veya yapay kemik alternatifleri ile greftleme, iyileşmeye yardımcı membranların ve sabitleyici araçların kullanımı, üst çenede sinüs taban yükseltmesi vb.) ve ek cerrahi yaklaşımlar gerekebilmektedir. Bu durumda; kemiğin fizyolojik iyileşme süresi dikkate alınarak tedavi süresinin 3-6 ay ya da daha fazla uzayabileceği bilinmelidir. İşlem sonrası size verilecek klinik takip, kişisel bakım ve hijyen önerilerine uyulmalıdır.
Sigara, alkol tüketimi gibi alışkanlıklar ve genel sağlık durumunuzla ilgili olarak kullanmakta olduğunuz çeşitli ilaçlar; dişetlerinin ve implant çevresindeki dokuların iyileşmesini olumsuz etkileyerek, cerrahi tedavinin başarısını sınırlayabilir.
Dental implant cerrahisinin olası riskleri ve komplikasyonları aşağıda belirtilmiştir ancak riskler ve komplikasyonlar bu durumlarla sınırlı değildir:
•Cerrahi sonrasında bir kaç gün ev istirahati gerektirebilecek ağrı ve şişlik gelişebilir.
•Ek tedavi gerektirebilecek kısa ve uzun sürede kanama gelişebilir.
•Komşu dişlerde ve/veya diş köklerinde hasar oluşabilir.
•Ek tedavi gerektirebilecek cerrahi sonrası enfeksiyon oluşabilir.
•Cerrahi sırasında ağız kenarının çekiştirilmesi sonucunda oluşabilecek küçük çatlak ve ezikler oluşabilir.
•Cerrahi sonrasındaki bir kaç gün boyunca ağız açmada kısıtlılık olabilir.
•Çene kemiği ve yumuşak dokunun duyarlılığını sağlayan sinir dallarında oluşabilecek hasara bağlı olarak ameliyat edilen bölgede (çene ucunda, dudaklarda, yanakta, dişetinde, dilde veya dişlerde) gelişebilecek uyuşukluk, ağrı veya karıncalanma hissi olabilir. Bu semptomlar günler içerisinde geçebildiği gibi daha uzun sürebilir veya kalıcı olabilir.
•Ek tedavi gerektiren sinüs açılımı (üst çene arka bölgesinde yer alan dişlerin köklerini çevreleyen sinüs boşluğunun ağız ortamına açık hale gelmesi) Sinüs açılımı olması halinde sinüzit bulguları gelişebilir ve ek tedavi gerektirebilir. Dolayısıyla iyileşme süreci uzayabilir.
•Ameliyat sırasında implantın yerleştirildiği kemiğin yetersiz olduğu durumlarda kemikte ince çatlak veya kırıklar oluşabilir.
•Zaman içerisinde implant çevresinde kemik kaybı oluşabilir.
•Bazı durumlarda plak, vida gibi sabitleyici araçlar kullanılabilir. Bu durumlarda plak ya da vidaları çıkartmak için ek bir cerrahi işlem gerekebilir.
•İmplant ya da protez kaybı olabilir. Nadiren dental implantlar, protezi tutan parçalar ya da protezin kendisi çiğneme stresine bağlı olarak kaybedilebilir.
•İmplantın çene kemiği ile biyolojik uyumunda ortaya çıkan herhangi bir soruna bağlı olarak implant reddedilebilir.İmplant kaybedildiğinde ilgili bölgedeki kemik iyileşmesini izleyerek aynı bölgeye tekrar başka bir implant yerleştirilebilir.
•Dental implatların ömrü ile ilgili belirli bir süre garantisi verilemez. Kesin başarı oranının tahmin edilmesi mümkün değildir. Önerilen tedavinin, tedavi öncesi şikâyetlerinizin tamamını gidereceği konusunda hiçbir garanti veya güvence verilmez. En uygun tedavi çabasına rağmen başarısızlık, geri dönüş, tekrar tedavinin söz konusu olabileceği unutulmamalıdır.